27 Ocak 2013 Pazar

Hasta olmak :(

Hasta olmak istemeyiz, ama yine de bir şekilde hasta oluruz.

Nasıl başlar diye düşündüğümüzde;

Kendimizi halsiz hissetmemizle başlar, burun akması, boğaz yanması ve gözlerin sulanmasıyla devam eder. Hafif üşümeler titremelere dönüşür. Evde soğuk algınlığı ilacı olarak ne varsa içmeye başlarsın. Ama bir kere virüsü almışsın, kaçarın yok, bunu en kısa yoldan nasıl atlatabilirim diye düşünürken bir de bakmışsın ki boğazındaki yanma şiddetli boğaz ağrısına dönüşmüş ve üstüne bir de aşırı öksürük eklenmiş. Adına nezle, grip, soğuk algınlığı ne dersek diyelim artık hasta olmuşuzdur. Eeeee ne yapmak lazım, tabii ki artık doktora gitmek ve antibiyotik tedavisine başlamak lazım.  Burnunu silmekten yorulursun artık, halsiz ve bitkin düşersin, hiçbir şey yapmamak, sadece yatmak istersin. Konuşamazsın çünkü konuştuğun zaman boğazın hava alır ve yine bir öksürük nöbetine başlarsın. Öksürüp hapşırırken etrafına mikroplar saçarsın,  bir de ilaçların verdiği uyuşuklukla kafanı yastıktan kaldıramazsın. Uykun vardır ama her uykuya dalışında yeni bir öksürük senin uyumanı engeller.

 

Başta tavuk suyu olmak üzere, ıhlamur, salep, adaçayı, zencefil vs. bir sürü sıvı içeceği tüketirsin. Her öksürdüğünde sana bunları getiren için de hiç yorulmaz mı diye düşünürken de aynı zamanda beni biraz rahat bıraksa dersin. Ya da bütün bunları kendin yapmaya çalışırsın, keşke yanımda biri olsaydı dersin.

İyileştikten sonra sağlıklı olmanın önemini bir kez daha anlarsın. Yanında sana çorba yapan, çay, ıhlamur kaynatan birisi olduğu için kendini çok şanslı hissedersin ve şükredersin.  Ve de öksürüksüz bir hayat ne kadar güzelmiş dersin.
Hastalık konusunda erkekler mi daha dirençli yoksa kadınlar mı diye düşündüğümüz zaman bence kadınların daha dirençli olduğu kesin. Aşağıdaki resim de en iyi örneklerden biri :)